12 Mayıs 2012 Cumartesi

BUKET UZUNER VE SU

Buket Uzuner'in Diliyle;Bir romanın mekânı o romanın aslında en başkarakteridir, bu yüzden mekânı çok önemlidir ve çok kıymetlidir.
İlk roman "SU" Kadıköy’de geçiyor, mesela; Kadıköy romanı oldu. Yazmakta olduğum bir dörtleme romanın bu ikinci kitabı olan TOPRAĞIN ise, Çorum da geçmesine karar verdim, romanın ana meselesi bizim tabiatla ilişkimizin son zamanlarda çok kötü olmasından yola çıkan sıkıntılarla yola çıktığım bir dörtleme bu. Tabiatla ilişkilerimizin eskiden nasıl olduğu merak ederek başladı her şey. Çünkü çok açgözlü bir şekilde madenleri
işte başka ülkelerde petrolü her yeri kazıyoruz döküyoruz, sanki dünyanın efendisiyiz. Bütün hayvanlar canlıları cansızları bütün zenginliğimizi sanki bizimmiş gibi söküp alıyoruz ve bu beni rencide ediyor.
Eskiden atalarımız nasıldı diye düşündüğümde bu beni 2000 yıl öncesinde Sibirya’ya orta Asya'ya kadar götürdü. Çünkü biliyorsunuz geçmişi araştırdığımızda genellikle Selçuklulara kadar dönüyoruz. Sanki Selçuklulardan önce hiç bir kültürümüz yokmuş gibi bir algı yaratılmış.
Tarih öncesi dönem yazıyla birlikte tarih başlıyor yani yazı çok önemli kültürde. Selçuklulardan önce ne yapıyorduk hiç mi yazılı kültürümüz yokdu? Bununla ilgili araştırmalar yaptım, 4 yıl boyunca.
Ve bu ön Türkler denen Sibirya’daki değişik Türk boylarının İslamiyet’ten önce Şamanızım yani biz Türkçede kaman demişiz.
Onların inançlarında doğayla ilişkilerinin çok güzel olduğunu öğrendim, bu arada bana değişik bu konuların uzmanları yardımcı oldu.
Su kitabı bir ay oldu yayınlanalı ve girişinde meraklılarına kaynak kitapların bir listesi var.

Şimdi ben bu romanlarımda tekrar eskiye dönelim eskisi gibi yaşayalım demem çok gerçekçi olmaz. Âmâ bunu hatırlatmayı amaç edinen bir roman dizisi.
SU da Marmara denizini sembol olarak kullandım.
Bir gazeteci kadının özellikle günümüzde düşünmemin ve yazmanın çok kısıtlandığı yaşamımızda, dikkat çekmek için özellikle bir gazeteci kadın seçtim.
 Defne kaman, adında İstanbullu bir kadın, değişik olayları incelemek için araştırmaya çıktığında kayboluyor. Bu kayıplar aslında bizim psikolojimizde rüyalarımızda ve şu andaki halimize geldiğimizde, Türkiye kültüründe neleri kaybettiğimizle de ilgili bir gönderme aslında.
 Su kitabında, kahramanım Marmara denizinde kayboluyor.
Kadıköy karakolundan alevi bir polis arıyor. Onu aramakla görevli Komiser Ali Ümit ile arkadaşı Sahaf Semahat kendilerini aniden tuaf olaylar ve esrarengiz semboller arasında buluyorlar. Kayıp gazeteci Defne Kaman'ın peşinde nefes nefese bir maceraya sürükleniyorlar.
 Bir yandan da 1000 yıl önce Uygur harfleriyle ön-Türkçe yazılmış olduğu düşünülen  (Mutluluk Bilgisi) KUTADGU BİLİG ŞİFRESİ ile zihin oyunlarına davet ediyorum.

Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları", SU romanından sonra TOPRAK, HAVA ve ATEŞ ile devam edecektir

Kutadgu Bilig yazarı Yusuf Has Habib’in bir sözü;
 Aklın süsü dil, dilin süsü sözdür. Kişinin süsü yüz, yüzün süsü gözdür."

Yazar:Buket Uzuner
Sayfa Sayısı: 329
Dili: Türkçe
Yayınevi: Everest Yayınları


                                   Herkese iyi okumalar,seveceğiniz bir kitap...

4 yorum:

  1. ben de bugun Suyu okurken hissettiklerimi yazmistim. Ne guzel bir tesaduf oldu bu yazi :)
    tesekkurler

    YanıtlaSil
  2. müziğin geldiği yeri bulana kadar canım çıktı yahu. bir kaç blog açıktı tabi, onun da etkisiyle. onu diyecektim işte...

    YanıtlaSil
  3. Gulcin..
    Bloguma hoş geldin.
    Bazen içimizden geçen cümlelerin ,başka bir yerlerde karşılaşması tesadüf olmadığına inananlardanım.Aklımızdan ne kadar sıklıkla geçirirsek o olur diye düşünenlerdenim..
    sevgimle...

    YanıtlaSil
  4. acıdan_geçtim_güzelleştim..
    Cem müziği sonunda bulduğuna sevindim ve müziğimi doğru seçtiğim kanısındayım o zaman..
    sevgiyle..

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz...