O çocuğun ki,eskiden saçları çok uzun ve kendi rengindeydi.Saçlarını eşit bir şekilde ikiye üçe ayırır uzun uzun örerdi.Şimdi geriye ne saçlarının doğal rengi ne de ikiye üçe ayıracak kadar uzunluğu kaldı,eline bir makas alıp uzun uzun kesti.Kesmek istediği aslında saçları değildi ama sadece ona gücü yetiyordu ve içinin nemli boşluğunda yüzmeyi öğreniyordu.Oysaki denizleri dolduracak kadar çok kelimesi vardı ama o gidip yine en kızıl cümleleri ezberliyordu.
İnsanlara bakıyordu,saçlarının rengini değiştirdiği gibiydi bu zamanda insanlar ,biraz sarı,biraz siyah ve biraz da kızıl.Neredeydi insanların gercek renkleri?
O da İçindeki mavi bulut cümlelerini kaybetmişti.nereye saklanmıştı.Bilen var mıydı?
Şimdi ise kendince en iyi bildiği şeyi yapıyor,hep yazıyordu.Bütün kitaplarının,bütün defterlerinin arasına sahibini arayan cümlelerle dolduruyordu.
İstiyordu ki saçının kısalığı gibi cümleler bulup en anlamlısını yazmak.Artık insanların gözlerin de bir umut göremediği için kısa cümlelerini kaybetmişti.
Bir gün "Söyleyin bana şimdi gözleriyle umut dağıtan insanlar nerede diye sordu"?
Bende bilmiyordum.Neredeydi?
Hangi dilde sesleniyorum ki beni duyamıyorlar dedi ve aldı eline yüzyıllık yalnızlığı,okumaya başladı,O da Ursula gibi yalnızlığın lanetine direnmek istiyordu.
Yalnızlık gerçekten bir lanet bir kez lanetlendin mi çıkmıyor ilelebet.
YanıtlaSilHamiyet..
YanıtlaSilYalnızlık tek parmakla çalınan bir enstürman gibi ve doğru notaları bulamıyor,çalamıyoruz.Tek parmakla çalınan enstürmandan nasıl ses anlamsız çıkıyorsa öyleyiz ve oturup bir köşeye zamanı bekliyoruz.
sevgimle..
Kitabı daha yeni bitirmenin burukluğunu yaşıyorum. "Yüzyıllık Yalnızlık" çok derin anlamlar taşıyor. Ama belki yalnızlığı sevenler vardır. Belli mi olur...
YanıtlaSilHonogr
YanıtlaSilSayfama hoşgeldin.
Yalnızlığı çok sevenler vardır elbet.
Ben o yalnızlığı sevenlerin yan penceresindeyim ve ellerimi sallıyorum
Yüzyıllık yalnızlığın daha baslarindayim.Bende cok guzel olacağını düşündüğüm icin aldım ve yavaş yavaş okuyorum.Elimdeki kitabım Ayfer tunç'un dünya ağrısı ile beraber okuyorum.İkisi iyi gidiyor
Sevgiyle..
merhaba:)
YanıtlaSilyalnız dümdüz bir ova gibi demiş sevgili süreya..
orada dümdüz bir yerden bakabilmek dünyaya..
kendi içine alan bir yazı, sevgi ile.
Maviye iz süren..
YanıtlaSilSayfama güzel yorumunla hoş geldin.
Güzel cümlelerin için tşk ler...
sevgimle...
Yıllar önce çok etkilenerek okumuştum. Aslında; O kadar göreceli kavramlar ki yalnızlık ve kalabalık. Bazen yalnızlık, bazen kalabalık olmalı, bence...
YanıtlaSilDostlukla...
Yıllardır kendi yalnızlığımın hizaya sokamadığım kalabalığı ile yaşayan bir insanım.. Ve hiç şikayetim yok.. Bu arada hiç tanımadığım insanların da o kalabalıkta olduğunu görmek tek mutluluğum diyebilirim. Mesela dün akşam seninle balkonumdan denizi seyrederken diğerlerini yanımıza almadık Elif'im..
YanıtlaSilMehmet bey..
YanıtlaSilgüzel yorumun için tşkler..
Elimdeki kitabı bitirdim.Bugün ona başlayacağım kendime ait çok kelimeler bulacağım içim mutluyum.
dostlukla..
Gülsen abla..
YanıtlaSilAslında çevrem çok insanlarla dolu ama sanki aynı dili konuşamamak beni böyle kelimeler yazdırtıyor.
Ah keşke o bakondan özlediğim denize bakmak ve yanımda senin gibi aynı dili konuştuğum bir insan olmasını ne çok isterdim.
Ama söz bir daha ki gelmemde sana uğrayacağım ve gerçekten o balkonda oturup denize bakacağız.
seni kocaman öpüyor Elif...